On birinci yüzyılda yapılmış olan Panaghia Peribleptos (Her şeyi gören Meryem) Kilisesi bugün Ermeni Surp Kevork Kilisesi ya da bahçesindeki ayazma nedeniyle Sulu Manastır olarak geçiyor, ilk olarak İmparator III. Romanos döneminde, 1031 yılında yapılmış. 1204 yılındaki Haçlı Seferinde yağmalanıp harabeye çevrilen kilise, VIII. Michael Palaeologos zamanında onarılıp yeniden ibadete açılmış.
Fetihten sonra Bursa’dan getirttiği Ermeni cemaatini Samatya’ya yerleştiren Fatih Sultan Mehmed, kiliseyi patrikhane olarak kullanmaları için Ermenilere vermiş. Yıllar boyunca kilisenin mülkiyeti ile ilgili Ermeni ve Rumlar arasında pek çok anlaşmazlık yaşadığından halk arasında “Kanlı Kilise” olarak da isimlendirilmiştir. 1641 yılında patrikhanenin Kumkapı’ya taşınmasına rağmen kilise Ermeniler’de kalmış. Art arda gelen yangınlar ve restorasyon çalışmalarından sonra kilisei I. Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlı kullanılmış 1993 yılında restore edilmiş.
Samatya, Kurtuluş ve Şişli gibi en büyük Ermeni nüfusa sahip semtlerden-Kilisenin bitişiğinde büyük bir Ermeni okulu da var. Biz gittiğimizde teneffüstü, çocuklar bahçede koştururken aralarında Türkçe konuşuyorlardı. Okulun bahçesinde sohbet ettiğimiz Halis Hanım» Anadolu’nun bir şehrinde doğmuş. Ailesi Afiş adı dikkat çekmesin diye başına bir “H” koyup adını Türkçeleştirmiş. Bize eski Samatya’yı anlattı, insanların kapılarım kilitlemeden uyudukları eski güzel günleri…
Ana caddedeki Ayios Minas Kilisesi 1833’te inşa edilmiş ve 1955’teki 6-7 Eylül Olayları’nda hasar görmüş. Altında, III. yüzyılda İmparator Decian’ın Anadolu’daki Hıristiyanlara yaptığı zulüm sırasında öldürülen Aziz Karpos ve Papylos’ını mozoleleri varmış. Şehirdeki benzerleri arasında en eskisi olan mozoleler, bir kahvenin hemen arkasındaymış. Biz kahvediye. : rica ettik, lüks ışığmda bir dehlizden geçerek bize geçmişte mozolelerin ol- < duğu yeri gösterdi.
Studios Manastırı
Samatya’daki en önemli anıtlardan biridir Studios Manastırı veya Aya Yani Prodromos (Vaftizci Yahya) Kilisesi. Adını Roma konsülü Studios’tan alan manastır 454-464 yılları arasında yapıldığından bugüne ulaşan en eski Bizans manastırı ve kilisesi olarak biliniyor. Bir zamanlar 1000 kadar ikonodül keşişi külliyesinde barındırmış manastır. Yunanistan’ın Aynaroz (Athos) Dağı’ndaki kuralların temelleri burada atılmış. En ünlü başkeşişleri Studite Theodoros (759-826), Büyükada’daki sürgün günlerinden sonra, en sonunda aziz mertebesine yükselmiş ve öldükten sonra manastırın bahçesine gömülmüş.
Onun liderliğindeki manastır, harika resimli el yazmalarının üretildiği bir merkez olmuş. Studios Manastırı, her ne kadar dini çekişmeler yüzünden ara sıra kapansa da XV, yüzyıla kadar etkinliğini sürdürmüş. 1204 yılında Haçlılar tarafından yağmalanmasına rağmen VIII. Michael Palaeologos 1261’de tahtı geri alınca kutlamaların odak noktası olmuş. 1293’te kale gibi duvarlarıyla yeniden yapılan bina, 1453’e kadar bilginin merkezi olarak kalmış.
Manastır fetihten sonra İmparator (At Uzmanı) İlyas Bey Camii’ne dönüştürülmüş ancak 1894 depreminde yıkılmış. Orijinal yer mozaiklerinin en güzellerini, Türkiye’den götürülmüş çok sayıda eserin sergilendiği Atina’daki Benaki Müzesi’nde gördük. Keşke bu topraklarda kalsaydı dedik. Ne yazık ki binanın kapısına kilit vurulalı yıllar olmuş. Yetkililer herhalde “bunlardan nasıl olsa bizde çok var” diye düşünüyorlar.
Manastırın biraz ilerisinde Hacı Manav Sokak’taki Ayios Konstantİnos ve Ayia Eleni Kilisesi’ne bir göz atmakta fayda var, kilise Karamanlılar Kilisesi olarak da biliniyor. Anadolu’daki Karaman’da yaşayan, Türkçe konuşan ancak Yunan alfabesiyle yazan Karamanlı Ortodokslar tarafından kullanılmış. 1805 yılında yapılmış olan kilise en sonuncusu 1963 yılında olmak üzere birçok restorasyon geçirmiş. Kilisenin duvarında bir güneş saati ve kiliseye adını veren azizlerin ortalarında haçla yapılmış kabartmaları var.
Narlıkapı
Vaftizci Yahya’nın öldürülüşünün anıldığı her 29 Ağustos’ta Studios Manastırı’na gelen imparatorların şehir surlarından giriş) için kullanılan kapıymış. Bugün Nariıkapı hala ayakta ama Ermeni Surp Hovhannes Kilisesinin (pazar sabahlan açık)arkasında kalmış; restore edilmemiş surlara bitişik kapıyı görmekte fayda var. Kilisede çalışanların çoğu eskiden Güneydoğu’da yaşayan Sasonlu Ermenilerdir.
Trenden Tarih
Yedikule’den Sirkeci’ye banliyö treniyle giderseniz farklı bir İstanbul görürsünüz. Bizans şehir surlarına ve Narlıkapı’ya son günlerini yaşayan ahşap evler eşlik eder. Yenikapı’dan geçerken hem kazı alanını görebilirsiniz hem de Cerrahpaşa’daki Bulgur Palas’ı. Gezinin tek maliyeti de bir jeton olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder