11 Mart 2016 Cuma

Viyana Kuşatmasında Kat Edilen İlerleme

Viyana Çıkarmasında Düşman Hattında İlerleme


İslâm askeri, melun düşmana karşı altmış gün metrislerde ve toprağın altında top, tüfek, lağım, bomba ve taşla canını dişine takarak savaştı. Düşmanın tam gücü azalıp yorgun düştüğü sırada, Alman Kayzeriyle Polonya Kıralı iki yüz bin imansız askeriyle geldi. Hep zafere alışmış ordu içinde huzursuzluk doğuran ilk olay, Eğri Beylerbeyi Abaza Kör Hüseyin Paşa’nın Tuna’nın öte yakasında uğradığı yenilgi oldu. Kalenin kuşatılmasıyla bu kadar uzun zaman var güçle uğraşıldıktan sonra, imdat ordusu geliyor diye metrislerin boşaltılması istenmedi. Birkaç bin savaşçı açık arazide savaşa girerse, düşmana dünyanın zindan edileceği düşüncesine saplanıldı. Bütün savaş gücünü bir araya toplamamak gibi ağır bir kusur işlendi.


Bu konuda şu tedbirlerin alınması gerekirdi:


Düşman ordusunun sayıca üstünlüğü duyulup iyice anlaşıldıktan sonra, her ihtimale karşı emniyet tedbiri olarak birkaç bin asker metrislerde bırakılmalı, geri kalan bütün savaş birlikleri dışarı çekilmeliydi. Yayaları siperlere koyup, arkasına balyemez ve şahı toplarını yerleştirmek, süvarileri hazırda tutmak gerekirdi. O zaman düşman bir süvari hücumu menziline gelinceye kadar beklenir; daha yaklaştığı zaman da top ve tüfek ateşine tutulur, gerekirse süvariler hücuma kaldırılırdı. Ancak, herkesin dilediği gibi dövüşmesine de izin verilmemeliydi.


Özellikle, rüzgâr hızında at koşturan Tatarlara, düşmanı gerilerden rahatsız etmek görevi verilmeliydi. Çünkü Tatarlardan düzenli bir meydan savaşında düşmanla yüz yüze dövüşmek beklenemezdi. Özellikle, bu sefere katılan Tatarların Allah’ın kendilerine nasip ettiği tutsakların çokluğu ve ganimetlerin bolluğu yüzünden yükleri ağırlaşmış ve hareket yetenekleri kısılmış durumdaydı. Düşmanla savaşmaları ve her hangi bir direnme göstermeleri imkânsızdı.


Hanları olan hergele ise, tıpkı askerleri gibi davrandı ve hak dini uğruna en küçük bir gayret dahi göstermedi. İslâm ordusunun kendisine her zaman yapmış olduğu yardımları hatırına bile getirmediği gibi, Müslümanların hükümdarına karşı yükümlü olduğu müttefiklik görevini de unuttu.


Düşman Ülkesinde İlerleme Devam Ediyor


Süvari askerini meydan savaşında taşıyacak olan atlar, iki aydan beri doğru dürüst arpa yüzü görmemişti. Bu yüzden öyle zayıflamış, öyle güçten düşmüşlerdi ki, sipahilerle öteki süvariler bu hayvanların üzerinde savaşa etkili olabilecek bir hücuma geçecek durumda değillerdi.


Genel gelir defterdarının savaş birliklerinin beslenmesi konusunu sıkı bir gözetim altına alması ve fazla erzakı zamanı gelince kullanmak üzere saklaması gerekirdi. Her şeyden Önemli olan bu tedbirin, sefere çıkılmadan ve hele savaş bölgesine girilmezden önce alınması şarttı. Düşman ülkesinde birkaç konak ilerlendikten sonra erzak işini çözümlemek güçleşir ve bu görevle yükümlü olanlar, işlerini zamanında yapamayacaklarından sonunda hakarete, küfüre katlanmak zorunda kalırlar. Din ve devlet işlerinin yürütülmesinde bu nokta, olağanüstü önemdedir. Bu savaşta birliklerin büyük kısmının işe yaramaz hale düşmesi, atlarına yem bulmakta çektikleri sıkıntıdan ileri gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder