Askerlerin Konuşlandırılması
Sadrazam metrisleri terk ettikten sonra asaletli Vezir Abaza Sarı Hüseyin Paşa ve asaletli Vezir Kara Mehmed Paşa ile Deli Bekir Paşa, Binamaz Halil Paşa, sipahi ve silahtar ağaları, cebecibaşı, topçu başı, Sadrazamın otağına geldiler. Burda bir saat süren bir toplantı yapıldı.
Din düşmanının yaklaşması halinde metrislerdeki askerin olduğu gibi yerinde bırakılması, bütün paşaların kendi kapıları ve vilâyetlerinin” atlı birlikleriyle gâvura karşı çıkıp savaşa girmeleri konusunda tam bir anlaşmaya varıldı. Herkeste yaygın olan inanış, Allah’ın yardımıyla düşmanın püskürtülüp bozguna uğratılacağı, böylece kalenin de rahatça ele geçirileceği yolundaydı. Toplantıdan sonra adı geçen kumandanlar otağı terk ettiler. Kara Mehmed Paşa, Bekir Paşa, Halil Paşa, Sipahi ve silahtar ağalarıyla cebecibaşı; Sadrazamın kethüdasının çadırında bir süre daha kaldılar.
Bir süre sonra, gâvurların yürüyüş yolunu sağdan ve soldan incelemek üzere Sadrazam atına bindi; yukarda sözü edilen kılavuzlarla birlikte yola çıktı. Gâvurların gelmeleri beklenen yolları gözden geçirip tekrar geriye döndü.
Kara Mehmed Paşa, Serasker İbrahim Paşa, Bekir Paşa, Halil Paşa ve İslâm ordusunu korumakla görevli öteki kumandanlar orduyu hümayunun çevresin de yer alıp, çadırlarını ırmak kıyısından Hüseyin Paşanın bulunduğu yere kadar uzanan alanın içine kurdurdular.
İkindiye doğru kudretli Tatar Hanı geldi. Üç saat süreyle genel durumun ayrıntıları hakkında konuşulup savaş ve döğüş için gerekli tedbirler tartışıldı. Birlikte yemek yendikten sonra Tatar Hanına çok ince bir kumaş üzerine samur kürk geçirilmiş bir kaftan ihsan edildi. Bundan sonra da Han, kendisine eşlik eden iki yüz yağmacı Tatarla birlikte kendisine ayrılmış olan yere giderek orda ordugâh kurdu.
Altmış Şahi topuyla iki Kolombrine topu metrislerden çekilip gâvurların gelmesi beklenilen üç yolun karşısına yerleştirildi.
Sol kanattaki tımarlı sipahilerin hepsi metrislerden çıkarılıp kendilerine emredilmiş bulunan yerlere geçtiler.
Bugünkü toplantı sırasında devletlû Sadrazam, paşalarla birlikte kendisinin de en ön saflara gitmek istediğini buyurmuşlardı. Fakat savaş meclisinin uzağı gören üyeleri, onun otağında orduyu hümayunun kalbinde taştan bir dağ gibi dimdik durup kalmasını daha doğru buldular. Böylece Sadrazamın yerinden kıpırdamaması kararlaştırıldı.
Macarlardan durmadan yeni erzak arabaları geliyordu. Bu erzakın Cellat Çadırı önünde her zamanki pazar fiyatı üzerinden satılması konusunda daha önceden verilmiş olan buyruk uygulanmaktaydı.
Sadrazamın Padişahın yanındaki vekili Vezir Koca İbrahim Paşa’dan çadırcı basısı Daltaban Uzun Mustafa bir takım mektuplarla geldi.
Orduların Karşılaşması
Devleti Sadrazam maiyetiyle birlikte ordugâhın çevresini gözden geçirmek üzere at gezintisine çıkıp öğle üzeri tekrar otağına döndü. Öğle namazından sonra Kara Mehmed Paşa’dan, düşman ordusunun biri ırmak kenarından, öbürü ordugâhın üst yanından olmak üzere iki yoldan gelmekte olduğu ve üç saatlik yere varmış oldukları yolunda bir haber geldi. Bunun üzerine Sadrazam, bütün maiyet ve hizmet halkıyla, silahtar ve sipahilerin silahlanıp davul ve sancakla birlikte hazır olmalarını buyurdu.
Bosna Beylerbeyi Hızır Paşa kendi vilâyetinin bütün askeriyle birlikte adadaki yerlerinden çekildi. Yerine Eflak ve Buğdan beyleri, Saruhan Sancakbeyi Şeyhoğlu Ahmed Paşa ile Sadrazamın ağalarından Maden Ağa ile Recep Ağa konuldu.
Metrislerden Sadrazama gelen bir haberde, Rumeli kolunda kale duvarına kadar varılmış ve buraya bir lağım yerleştirme hazırlığına geçilmiş olduğu bildirildi. Bu güzel habere çok sevinen Sadrazam, lağımın sabaha kadar hazır edilmesini emretti.
Geceleyin Tatar Ham yirmi tane Alman tutsak yakaladı. On dokuzunun boynunu Vurdurup bir tanesini Sadrazama gönderdi. Bu tutsak sorgusu sırasında şunları söyledi: “Gâvurlar iki yoldan geliyorlar. Aralarında kırk bin askerlik ordusuyla Polonya Kiralının kendisi de bulunmaktadır. Alman Kayzeri de yanındadır. Onun da kırk bini atlı ve otuz bini yaya olmak üzere yetmiş bin askeri vardır. Yanlarında iki yüz tane ağır ve hafif top getirmektedirler. Yarın sabah, İslâm ordusuna karşı hücuma geçmek niyetindedirler.”
Her türlü kuşkudan uzak bu apaçık ifade karşısında Sadrazam bütün orduyu savaşa hazır duruma geçirmek gerektiği kanısına vardı. Gerekli buyrukları dört bir yana yollattı’ Böylece İslâm askeri bütün gece boyunca gökteki yıldızlar gibi uykudan uzak ve uyanık kaldı. Bu hal gün ışıyıncaya kadar sürdü.
Yeniçeri ağası bir miktar yeniçeriyle metrisler^ den çıkıp, gerektiğinde yaya askerini dışardan korumak için savaşa hazır bir halde bekledi.
Zağarcı kolunda üzerinde çalışılmakta olan iki lağımdan birisi gâvurlar tarafından keşfedildi ve bunu zararsız hale getirmek için ellerinden geleni yapmağa başladılar. Anadolu Beylerbeyi Osman Paşazade Ahmed Paşa derhal karşı tedbirleri aldırıp öteki lağımı patlattırdı. Gâvurlardan bir haylisini toprağa gömdü. Bir kelle ele geçirildi.
Geceleyin, gâvurlar, çok sayıda fişek attılar. Bu onların artık ne yapacaklarını bilemez hale geldiklerini ve çok acele yardıma ihtiyaçları bulunduğunu göstermekteydi. Rumeli Beylerbeyi Hocazade Arnavut Haşan Paşa, da sol kanadının sancağıyla metrislerden dışarı çıktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder